Aromaterapi Kavramı
Aromaterapi – solunum yolları, deri ve (veya) mukoza yardımıyla vücuda giren doğal eter yağlarını kullanılarak yapılan tedavi yöntemidir.
6000 yıldan fazladır ki, insanlık doğal eter yağlarının muhteşem etkisi, şifalı ve arındırıcı özellikleri, benzersiz kokularıyla tanışmıştır. Günümüzde aromaterapi uygulaması tüm dünyaya yayılmış durumdadır. Eski bilgeliklere başvurarak ve aroma yağlarının olumlu etkilerini yeniden keşfederek modern hayatta kaybettiğimiz dengeyi kurmaya çalışıyoruz.
Stres, çevre kirliliği, yanlış beslenme, gergin aynı zamanda az hareketli yaşam biçimi vücudumuza ve ruhumuza olumsuz şekilde etki gösteriyor. Aromaterapi, saf aromatik yağların büyülü gücünü kullanarak, koku duyusu ve duygulara etki eder, vücut ve ruhun armonisini sağlar.
Eter yağlarının kullanımı, Çin, Hindistan, Pers, Mısır gibi ülkelerde çok eskilere dayanmaktadır.
Eski Mısır, aromaterapi kullanımında büyük bir gelişim göstermişti. Aromalar, eski Mısırlıların günlük yaşamında geniş şekilde kullanılıyordu. Bunları; evin içindeki havayı dezenfekte etmek, cilde bakım yapmak, aroma banyoları hazırlamak, giysilere güzel koku katmak amacıyla kullanıyor, yemek ve şaraplara da ekliyorlardı. Eski Mısır rahipleri, din seremonileri sırasında, toplanan kişileri transa sokmak ve bilinçlerine etki göstermek, kendisine teslim olmalarını sağlamak amacıyla bu aromalardan yararlanıyorlardı. Hipokrat, birçok hastalığın tedavisi için hastalarına her gün aroma banyosu yapmalarını ve bu yağlarla masaj yapmalarını öneriyordu. Fakat eter yağları sadece evde ve tıpta kullanılmıyordu. Eter yağlarını elde etme ve kullanma sırlarını sadece belirli seçilmiş kişiler biliyordu, çünkü aromaların şifalı özellikleri çok sıradışı sayılıyordu.
Doğu ülkelerinin, aromaları kullanma konusunda kendine özgü gelenekleri vardı. Örneğin Hindistan’da, aromaların ruhu ferahlattığı ve zekayı artırdığına inanıyorlardı. Kiliseler inşa edilirken, gizli reçetelere göre belirli bir mahlule eter yağları katılıyordu. Bu, sadece havayı dezenfekte etmiyor, aynı zamanda serinlik atmosferi yaratıyor, insanları huzur, derin düşünceler ve meditasyona davet ediyordu.
Tüm tarih boyunca eter yağları zenginliğin simgesi olmuşlar ve en değerli hediye olarak sunulmuşlar.
Maalesef, aromaterapinin birçok sırrı, büyük imparatorluklarla birlikte kaybolmuştur. Bu yüzden birçok bilgiyi yeniden bulmak gerekiyor.
20. yüzyılın başlarında Fransız kimyacı Rene Moris Gattfoss, laboratuarında deney yaparken, tesadüfen elini yakmış ve yanındaki lavanta yağı dolu kaba sokmuştur. Kimyacı, elindeki yanığın, normalden daha hızlı iyileştiğini ve hiçbir iz kalmadığını şaşkınlıkla fark etmiştir. Bu olay, Gattfoss’un ilgisini çekmiş ve lavanta yağının özelliklerini daha dikkatli incelemeye başlamış. Araştırmalarının sonucunu “Aromaterapi” adlı kitabında açıklamıştır. Zaten “aromaterapi” ismini öneren kişi de ilk Gattfoss olmuştur.
1. dünya savaşı sırasında, kekik ve lavanta eter yağları kurşun yaralarının tedavisi ve aletlerin sterilizasyonu için kullanılıyordu. Doğal antibiyotik olan eter yağları sadece bakteri ve virüsleri öldürmüyor, aynı zamanda bağışıklık sistemini uyarıyor. Sık sık, antibiyotiklerin mutlaka kullanılması gereken durumları yaşıyoruz. Ama doğal eter yağlarının şifalı etkilerinden yararlanmak daha iyi olmaz mı?
Aromaterapi, çok eski uygarlıklarda büyük bir rol oynamasına rağmen, bugün, geçmişin geleneksel tıbbına bir dönüş şeklinde algılanmıyor. Bu, sanki bir spiralin içindeki yeni halkadır: artık bilinen ve yüzyıllarca denenen bilgilerin kullanılması ve yeni, bilimsel açıdan doğrulanmış bilgilerin eklenmesidir.
Aromaterapi – birçok hastalığın tedavisi ve önlenmesi için mükemmel, tamamen bilimsel bir yöntemdir. Kuşkusuz aromaterapi, büyük miktarda ilaçlara sahip klasik tıbbın yerine geçemez. Her şeyin kendine özgü yeri var. Ancak, ilaçların kullanımını inkar etmeden, çok sayıda patolojik sürecin tedavisinde ve önlenmesinde, bitkilerde bulunan biyolojik aktif maddelerin ilaçlar karşısındaki üstünlüklerinden bahsedebiliriz.
Eter yağlarının kullanımı birçok hastalığı yenmemizi,
sağlığımızın kuvvetlenmesini
ve hayatımızın her açıdan iyileşmesini sağlayacaktır.